“YUKARIDANAŞAĞIYA SOLDANSAĞA 19152015”
(20 Ocak-7 Mart 2015)
Taktak, Ermeni bir ayakkabı ustasının ayakkabı kalıbından yola çıkarak gerçekleştirdiği yerleştirmesini sergilemiştir.
Katalog: Derya Yücel’in metniyle.
Sergi hakkında yazılar:
- Tuğba Esen, “Çözülmeyi Bekleyen 100 Yıllık Bulmaca”, Agos gazetesi, 20 Ocak 2016.
RMAABÇİKAA
Yukarıdaki başlığı, isimlerin harflerini örerek yazdım: Rabia – Maçka !
İki isim birbirlerine öylesine örtüştüler ki, ayırmak olanaksız. Çoğu kez “Sanat Galerisi” söylemeksizin Maçka yeterli geldi... Hatta Maçka semtinde işim olduğu zaman “Maçka’ya gidiyorum” dediğimde, “Rabia’ya mı?” sorusunu hemen duyar oldum. Belki iki ismin birbirine yapışması normal gelebilir size ancak bildiğimiz iki isimden hiç kimsenin bilemediği bir galeri ortaya çıktı: o da yukarıdaki başlık işte... Sonuçta, MSG Çağdaş Türk sanatının izini sürmek isteyenlerin durak noktası oldu. Bu nasıl gelişti; ödün vermemek, yeni, iyi, öncü sanata kapılarını sonuna dek açmak az bir şey mi, hele bu ülkenin topraklarında... Aslında, Varlık’la birlikte tanıdım Rabia Çapa’yı. Müzedeki odama geldikleri anı unutamıyorum, daha dün gibi... Galeri kurulma aşamasında bir nedenle ziyaret etmişlerdi. Tüm coşkularıyla açacakları yeni galeriyi tarif etmişlerdi… 40 yıldır sanat dünyamızda çok şey değişti. Maçka mı, hiç de değişmedi: Yer, duvar, tavan, Rabia’nın masası... Değişmeyen en önemli şey de galerinin ilkeleri. Dostları değişmedi, dünyalarını değiştirenler masasına gelemedi ama kalanlar sürekli uğradı... Ve en önemlisi genç kaldı. Bir de votkası değişmedi, sigarası da. Ancak sergileri sürekli değişti, dikkati çekti. Galeri demek Maçka’ya, yetersiz kalır. Tamamlayıcı özelliği; sergilerle ilgili konuşmalar, ayrıca masanın çevresindeki aydınların (çoğunu orada tanıdım) sohbetleri handiyse bir kültür merkezi gibi kimliğe büründürdü, Maçka Sanat Galerisi’ni...
Yusuf Taktak (19.06.2016)